KURUMSAL
SON DUYURULAR
KEŞAP
Keşap’ın Kuruluşu
Keşap, Giresun’un doğusunda Karadeniz kıyısındadır. Kuzeyinde Karadeniz, güneyinde Uğurca Tepe bulunur. Kasaba Uğurca Tepe’nin kuzey eteğinde eğilimli yamaçlar üzerinde kurulmuştur. Kasaba, zaman içerisinde büyümüş, sahası genişlemiştir. Bu büyüme Samsun-Trabzon karayolu boyunca doğu-batı yönünde ve Uğurca Tepe’nin yamaçları ile Keşap deresi boyunca güneye doğru olmuştur.
Keşap’ın bulunduğu kıyı kesiminde antik çağlarda bir yerleşme yeri olduğuna dair kaynaklarda yeterli bir bilgiye rast gelinmez. Ksenefon, Strabon, Pliny ve Arrian’ın mektubunda, Batılı ve Bizans kaynaklarında ve portolanlarda doğrudan Keşap’ı çağrıştıracak bir yerleşim adı yoktur. Bugüne karşılık gelen Keşap yöresi 395’te Doğu Roma İmparatorluğu’nun denetimine girdi. 1204’te Trabzon’da kurulan Rum devletinin sınırları içinde kaldı. Keşap’ın yerleşme süreci Osmanlı öncesi özellikle Moğolların Anadolu’ya girişiyle 13-14. yüzyıllardan itibaren Çepni göçüyle ortaya çıkan Türkmen yerleşme sürecine dayanır. 1404’te Keşap yöresi Hacıemiroğulları beyliğinin toprakları içinde kaldı. 1461’de Trabzon’un fethiyle Keşap yöresi Osmanlı toprağına katıldı. Fetih öncesi yöre başta Çepniler olmak üzere Türkmen boyları tarafından kurulmuş köyleri ihtiva ediyordu.
Keşap adına ilk defa 1486 tarihli Tahrir Defteri’nde rastlanır. Burada Keşap, Düzyer adını taşıyan ve nüfusu kalabalık olan bir köy ile ilişkilendirilir. Buna göre Keşap adı câmi olarak kaydedilmiştir. Câmim yeri muhtemelen bugünkü Keşap’ın hemen yakınında Uğurca denilen iskeleye yakın bir alanda Düzyer adlı köyle irtibatı olabilecek mevkide mevcuttu. 1594-1595 yıllarında düzenlenen bir listeye göre iskeleler arasında Dut Yalı ve Keşap iskelesinin adı geçer. Keşap iskele işlevini, Uğurca ise köy işlevini görmektedir. Seyyah Kinneir, 1813’te Keşap’ı köy olarak niteler. Tahrir defterlerinde Keşâb câmisinin Düzyer’de kaydedilmesi, iskelenin hemen arkasındaki tepelerde oluşan Uğurca köyün mevcudiyeti zamanla Keşap’ın bulunduğu yerde bir yerleşim yerinin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Önce câmi adı olan Keşap aynı zamanda bölge adı halini de almıştır. Cuinet, 1890’da Uğurca’yı nahiye olarak niteler ve yönetim merkezinin Keşap oluğunu yazar.
Keşap Adı
Keşap adının nereden geldiği tartışmalı ise de adının Vanazıt deresi de denilen Keşap suyundan geldiği anlaşılmaktadır. Muhtemelen söz konusu derenin suyunun özelliğinden hareketle “keş-su/suyu kekremsi, çorak” anlamında bu ad Farsça “Keşâb” şeklinde ortaya çıkmıştır. Batılı kaynaklar Kéchap ve Cassiopi/Calliopi imlası ile yazılan bu yerleşim yerinin adının Yunanlılar kalay anlamına geldiğini ileri sürerler.
İdarî Yapı
Bugünkü Keşap toprakları Osmanlı döneminde 1486’da Trabzon sancağına bağlı “Zeâmet-i Kürtün” adlı idari bölgenin içinde yer alıyordu. 1515’te Kürtün kazasına bağlı “Vilayet-i Çepni/Çepni Vilayeti”nin sınırları içinde idi. Trabzon sancağında 1583-1600 yılları arasında kurulan beş kaza arasında Keşap da vardı. Kâtip çelebi, Cihânnümâ (1732) adlı eserinde “Keşâb”ı Trabzon’un kazaları arasında gösterir. 1850’de “Giresun ma‘a Keşâb” olarak birlikte kaydedilmiştir. 1857’de Trabzon sancağına bağlandı. 1868’de Giresun kazasının nahiyesi oldu. Keşâb, Giresun’a bağlı nahiye statüsünü Cumhuriyet döneminde de devam ettirdi. Giresun İl Genel Meclisinin 17 Ocak 1945’teki oturumunda Keşap’ın kaza statüsüne geçmesi kararı çıktı. Bakanlar Kurulunun 25 Haziran 1945 tarihli kararı ilçe merkezi haline getirildi.
Belediye Teşkilatı
Keşap belediyesinin kuruluşuna dair kesin bir tarih söylemek mümkün değildir. 1888 tarihli yıllıkta Keşap belediyesi meclisine dair kayda rastlanır. Buna göre belediye reisi Tekbaşzâde Talip Efendi (1846-1916), nahiye müdürü Dizdarzâde Murad Bey, kâtip İlyas Şevki Efendi’dir. 1909’da Keşap dâhil bazı yerleşim yerlerinde belediye teşkilinin lüzumuna dair mazbata tanzimi yeni bir belediye meclisi teşkil edildiğine işaret eder. Teşkil edilen belediye meclisinin Millî Mücadele yıllarında da faaliyetine devam ettiğini söylemek mümkündür. 1919’da yapılan belediye reisliğine Tomoğlu İsmail Ağa kazanmıştır.
Keşap’ta Sosyal Olaylar
Keşap bölgesi Osmanlı döneminde bazı sosyal olaylara sahne oldu. 19. Yüzyılın ilk çeyreğindeki Tuzcuoğulları isyanı Keşap’ı da etkiledi. II. Mahmud’un gönderdiği iki firkateyn ile bir korvet Keşap’a gelerek yeniden kontrolü sağladı (26 Ekim 1816).
Keşap’ı etkileyen sosyal olaylardan biri de okuyuculuk yaparak şöhret sahibi olan Elevlioğlu Hasan Efendi’nin 1884’te “mehdilik” iddiasıyla ortaya çıkması ve halktan 1000’den fazla kişinin kendisine biat etmesidir. Bu gaile 22 Eylül 1885’te Hasan Hoca ve taraflarının tutuklanıp mahkemeye çıkarılmasıyla son buldu. Hasan Efendi’nin idam hükmü padişahın iradesiyle 25 Aralık 1886’da müebbet kalebentliğe çevrildi. Diğer bir sosyal olay âdeta Keşap ile özdeşleşen Engüz (Dokuztepe) köyünden Micanoğlu Hüseyin’in dağa çıkmasıdır. Halk tarafından sevilen ve adına türküler yakılan Micanoğlu’nun Keşap ve yöresinde gösterdiği faaliyetler hükümetin başına epeyce ağrıtmış, maden işleten yabancıların dahi ortadan kaldırılması için devreye girdiği görülmüştür.